Gıda Alerjileri
Gıda alerjisi, immün sistemin genellikle bazı diyet proteinlerine (örn., profilin, ovalbumin, serum albümin) karşı geliştirdiği anormal tepkimeler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bağışıklık sisteminin, tüketilen gıdaya gösterdiği olumsuz ve aşırı tepki; hafif rahatsızlıklardan yaşamı tehdit edecek boyutta anafilaktik şok reaksiyonlara kadar bir takım sağlık sorunlarına neden olabilmektedir (Tercanlı ve Atasever, 2011).
Gıda alerjileri sıklıkla bağışıklık sisteminin bir elemanı olan immünoglobulin E (IgE) antikorunun etkisi ile belirmektedir (Sicherer ve Sampson, 2018). Birey alerjeni tükettiğinde bağışıklık sistemi IgE antikorunu üretir. IgE antikoru kan dolaşımına girdikten sonra bağışıklık sisteminde farklı görevleri olan mast hücrelerine bağlanır. Alerjene ilk maruziyet kalma genellikle alerjik bir tepkiye neden olmaz. Ancak aynı alerjenle daha sonra temas, daha önce oluşturulmuş IgE antikorlarının alerjeni tanımasına izin verebilir. Bu durum şiddetli bir alerjik reaksiyona neden olabilecek bir bağışıklık tepkisi başlatır (NIAID, 2021). Başlangıçta karın ağrısı, ishal, ciltte döküntü, solunum bozukluğu görülen alerji vakalarının, ilerleyen aşamalarında anafilaksiye rastlanabilmektedir (Muthukumar vd., 2020)
Anafilaksi; aynı anda birkaç organda gerçekleşen (örn., solunum yetmezliği, karın ağrısı, kusma, düşük kan basıncı) sistemik semptomların oluşturduğu duyarlılık durumudur. Bazı durumlarda hayati riske yol açacak sağlık uskutlarına sebep olabilir (Simons vd., 2011, Ebisawa vd., 2020). Alerjenin oral yolla alınması sonucunda, anafilaktik şok belirtileri yaklaşık iki saat içerisinde yakalanabilir (Simons vd., 2013). Anafilaksi tetikleyicileri arasında böcek sokması, ilaç etkileşimleri ve en büyük etken olarak gıdalar yer almaktadır. Türkiye’de mercimek, Uzak Doğu’da pirinç, karabuğday; Orta Doğu’da ise susam en çok anafilaksiye neden olan gıda gruplarıdır (Arga ve Topal, 2020).
Gıda alerjisi genel olarak muhtelif gıdalarda görülebilmekle birlikte, spesifik olarak bazıları alerjik reaksiyonların yaklaşık % 90’ını oluşturmaktadır. Bu gıdalar arasında yer fıstığı, kabuklu yemişler, süt, yumurta, buğday, soya fasülyesi, balık ve kabuklu deniz ürünleri bulunmaktadır (Karakılıç vd., 2014).
Buğday Alerjisi
Buğday, diğer tahıl taneleri olan pirinç, mısır, yulaf, çavdar, arpa, sorgum ve darı ile kıyaslandığında dünyada en çok tüketilen tahıldır. Buğday ve buğday ürünleri bazı alerjenler (gliadin, profilin) ihtiva ederler. Bu bileşenlerin tüketimi ile immünolojik mekanizmalarda bozukluklar ve olumsuz bazı tepkiler gözlemlenebilir (Ricci vd., 2019). Bu bozukluklar çölyak hastalığı (gluten enteropatisi), çölyak olmayan gluten duyarlılığı ve buğday alerjisi olarak sınıflandırılabilir (Cardoso-Silva vd., 2019).
Çölyak ve Buğday Alerjisi Farkı
İnce bağırsağı etkileyen çölyak hastalığı, glutene karşı bir immün cevap oluşturulmasıyla vuku bulur. Genellikle bir gastroenterolog tarafından teşhis edilmekte ve tedavi edilmediği takdirde yetersiz beslenme ile bağırsak hasarı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Çölyak hastalığı bulunan kişiler buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan gluten tüketiminden kaçınmalıdır (Anonim, 2009; Karakılıç vd., 2014).
Çölyak hastalığında gluten (glutenin + gliadin) içerisinde ki gliadin alımı ile T hücre aracılı bağışıklık gelişerek enteropati; buğday alerjisinde ise albümin / globülin yapısındaki proteinler ve glutene karşı oluşan IgE aracılı bağışıklık tepkisi gözlemlenmektedir (Cardoso-Silva vd., 2019). Diğer tahıl ürünlerine karşı alerjiler de benzerlik göstermektedir.
Buğday alerjisinin varlığı; arpa, yulaf ve çavdar alerjisi belirtisi veya koşulu olabilir. Buğday dışındaki tahıllara alerjiniz olmadıkça, önerilen buğdaysız diyet glutensiz bir diyetten daha az sınırlayıcı olacaktır.
Buğday alerjisine çocuklarda sıklıkla rastlanmakta ve yetişkinlik öncesinde özellikle üç yaşından itibaren gelişmektedir. Belirtileri kurdeşen, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, ağızda ve boğazda şişme, kaşıntı veya tahriş seyrinde olabilirken, şiddetli anafilaksik şoklar da yaşanabilmektedir. Bunun sonucunda göğüs ağrısı ve gerginliği, nefes almada şiddetli zorluk, soluk-mavi ten rengi, baş dönmesi ve bayılma yaşanabilir.
Hastaların alerji şiddetleri doğrultusunda yanlarında her zaman epinefrin oto enjektörünü bulundurmaları gerekebilmektedir. Ya da doktor kontrolünde reçeteli veya reçetesiz olarak verilen antihistaminikler, buğday alerjisinin belirti ve semptomlarını azaltabilir. Bu ilaçlara, alerjik reaksiyonun kontrol altına alınması ve rahatsızlığın giderilmesine yardımcı olmak için buğday maruziyetinden sonra başvurulabilir. Ek olarak, bireyin düşük miktarlarda periyodik olarak alerjene tabi tutulması ve bu dozun zamanla artırılması ile vücudun alerjene karşı duyarsızlaşması ve semptomların azalması/bitmesini amaçlayan ve konu edinen immünoterapi yaklaşımı, hakkında araştırmaların sürdüğü bir diğer umut verici tedavi koludur.
Reaksiyonun önlenebilmesi için buğday ve buğday ürünleri tüketilmemeli ayrıca etiket bilgileri muhakkak ayrıntılı bir şekilde okunmalıdır. En önemlisi ise buğday alerjisi çölyak hastalığı veya çölyak olmayan gluten hassasiyeti ile karıştırılmamalıdır.
Kaynakça
Tercanlı, E., Atasever, M. (2021). Besin Alerjileri. Academic Platform Journal of Halal Lifestyle, 3(1), 31-53.
Karakılıç, M. , Suna, S. , Tamer, C. E. Çopur., Ö. U. (2014). Gıda Alerjisi Reaksiyonları. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi , 28(1) , 73-82 .
https://www.saglik.org.tr/post/bugday-alerjisi-nedir-belirtileri-ve-beslenme-onerileri (Erişim tarihi: 31.01.2023)