COVID-19 ve Çölyak

COVID-19 ve Çölyak

COVID-19 ve Çölyak İlişkisine Yönelik Yapılan Akademik Çalışmalar

Koronavirüs hastalığı (COVID-19), şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2’nin neden olduğu yeni ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanır ve çölyak hastalığı, viral enfeksiyon riskinin artmasıyla birlikte rastlanan otoimmün çoklu organ hastalıklarından biridir. Çölyak hastaları, özellikle tedavi edilmemiş bireyler, viral hastalıklar gibi enfeksiyonlar açısından daha büyük risk altında olabilir. İnterlökin (IL)-6, CD4, CD25 ve FOXP3, bağışıklık sistemi dengesi ve bütünlüğünü (homeostaz) etkileyen genler olarak bilinir ve iltihaplanma durumuyla ilgilidir. Bu amaçla Nasri ve ark. (2021) çalışmalarında, çölyak ve şiddetli COVID-19 hastalarının periferik kan örneklerinde bahsedilen genlerin tanımlanma (ekspresyon) seviyelerini karşılaştırmayı amaçlamışlardır. Çalışma bulgusu, tedavi edilmeyen çölyak hastalarının, SARS-CoV-2 virüsü (yüksek IL-6) ile enfekte olduklarında şiddetli COVID-19’a dönüşme riskini daha yüksek taşıdıklarını göstermiş olsa da, bu hastalarda anti-inflamatuar (enfeksiyon önleyici) belirteçlerin artan miktarı, COVID-19 hastalığının şiddetini azaltma yeteneği ile durumun çölyak hastalarının lehine de olabileceği yorumunu ortaya koymuştur.

Trovato ve ark. (2021), COVID-19’un, bağırsak mukozasında bir “sitokin fırtınasını” teşvik ettiğini belirtmektedir. Ortaya çıkan bağırsak yüzey (epitel) hasarı, gliadinin (glutenin + gliadin = protein !) bağırsak laminasında geçişine izin vererek artan bariyer geçirgenliğine yol açmaktadır. Bu nedenle araştırmacılar, genetik olarak yatkın hastaların SARS-CoV-2 enfeksiyonunu takiben çölyak hastalığı geliştirme olasılığının daha yüksek olabileceği ve bu durumun da COVID-19’u gelecekte muhtemel bir çölyak hastalığı pandemisi için potansiyel suçlu haline getirebileceği hipotezini düşünmüşlerdir.

Çakır ve ark. (2021), COVID-19 pandemisinin, çölyak hastalığının sıklığı ve klinik görünümü üzerindeki etkisini analiz etmeyi amaçlamışlardır. Bu kapsamda Ocak 2008’den bu yana çölyak muzdaribi hastaları araştırmalarına dahil ettiler. 148 kişiden oluşan pandemi öncesi (Ocak 2008 ve Şubat 2020) grubu ve 47 kişiden oluşan pandemi dönemi (Mart 2020 ve Haziran 2021) grubu olmak üzere hasta topluluğunu 2 ayrı bölümde inceleyerek klinik ve histolojik bulguları topluluklar arasında karşılaştırmışlardır. Ekip, pandemi döneminde çölyak hastalığı tanısı alan alt grup hastalarda  ciddi akut solunum sendromu koronavirüs 2 enfeksiyonu ile ilgili veriler elde etmişlerdir. Sonucunda, yıllık hasta sayısı (%12,1-37,6) ve çölyak hastalığı/total endoskopi tanısı alan hasta yüzdesinin pandemi döneminde arttığını açıklamışlardır (%2,2’ye karşı %10).  Bununla birlikte, bulgular pandemi döneminde teşhis konulan hastaların %36,3’ünde geçmişte şiddetli akut solunum sendromu varlığı ile koronavirüs 2 enfeksiyonu için klinik ve laboratuvar belirteçleri bulunmuştur. Yazarlar, çocukların COVID-19 pandemisi sırasında çölyak sıklığı ve tip 1 diabetes mellitus ile ilişkilerinin artmış olabileceği ihtimaline de işaret etmektedir.

Uche-Anya ve ark. (2021) ise, bahsedilen çalışmalara karşın çölyaklı hastalarda hastaneye yatış veya COVID-19 nedeniyle ölüm riskinin yüksek olmadığını uluslararası toplama kaydı ile sunmuşlardır. Artan yaşın ve yeni gastrointestinal semptomların, çölyak hastalarında olumsuz COVID-19 sonuçları ile ilişkili olabileceği yorumunu yapmışlardır.

Gholam-Mostafae ve ark. (2021), İran’da yürüttükleri incelemede, çölyak hastalığı olan hastaların fırsatçı viral enfeksiyonlar açısından daha büyük bir risk altında olabileceği varsayımından yola çıkarak, İran’da ki 455 çölyak hastasında COVID-19 yaygınlığını %2,4 olarak tespit etmişlerdir. Kadınlar hastalarda enfeksiyon (%72,7) erkek hastalardan daha yüksekti ve sadece sigara içen fazla kilolu bir erkek bireyin hastaneye kaldırılması söz konusuydu. Ek olarak, COVID-19 ile enfekte çölyak hastalığı hastalarında en sık görülen semptomlar miyalji (kas ağrısı) ateş, vücutta titreme, baş ağrısı, nefes darlığı, koku ve tat kaybı ve anoreksiydi. Özetle, araştırmacılar tedavi edilmiş çölyak hastalığının COVID-19 ile enfekte hastalarda şiddet veya daha yüksek mortalite (ölüm oranı) için bir risk faktörü olmadığını ifade etmektedirler.

Çölyak Otoriteleri ve COVID-19 Açıklamaları

Çölyak Hastalığı Araştırmaları Derneği

“Bugüne kadar, çölyak hastalarının, sağlıklı bireylere kıyasla daha yüksek COVID-19 riski altında olduğunu gösteren hiçbir çalışma veya rapor bulunmamaktadır. Şiddetli yetersiz beslenme ve kilo kaybı olan, Tip 2 refrakter çölyak hastalığının nadir komplikasyonu olan, immünsüpresif ilaçlar kullanan veya diğer ciddi hastalıkları olan çölyak hastalarının küçük bir kısmı yüksek risk altında olabilir ve doktorlarına danışmalıdır.”

“(…) COVID aşısının güvenlik ve etkinlik verileri ortaya çıktığından, çölyak hastalığı olan kişilerin aşının olumsuz etkisine daha yatkın olacağına dair hiçbir kanıt yoktur. Çölyak hastalığı bir alerji olarak kabul edilmez ve aşılamaya devam edilirken kendi başına ek önlem gerektirmez.”

“Aşılama ve özel durumları hakkında endişeleri olan hastalar, sağlık uzmanlarıyla konuşmalıdır. Bize teklif edilir edilmez COVID-19 aşısını yaptıracağız ve hastalarımızı da yaptırmaya davet ediyoruz.”

Chicago Üniversitesi Çölyak Hastalığı Merkezi

“Çölyak hastalığı, bireylerde bağışıklığı baskılanmış bir durum olarak kabul edilmez ve kendi başına COVID-19 hastalığı için bir risk faktörü olduğu bilinmemektedir.”

Kanada Çölyak Derneği

“(…) Kanada ve dünya çapındaki popülasyonda COVID-19’un yıkıcı etkilerini gördük ve bu nedenle, bu virüse karşı bağışıklık sağlamak için toplu aşılama çok önemlidir. Çölyak hastalığı olan kişilerin, illerin belirlediği önceliklendirme çizelgelerine göre onaylı COVID-19 aşısını yaptırmalarını öneriyoruz.

“Çölyak hastalığı tanısına sahip olmak, aşının etkinliğini etkilememeli ve aşılamadan kaynaklanan herhangi bir ek olumsuz sonuçla ilişkilendirilmemelidir. Çölyak hastalığının bir alerji olarak kabul edilmediğinin açıklığa kavuşturulması önemlidir ve bu nedenle aşılamaya devam edilirken herhangi bir ek önlem alınması beklenmemektedir.”

Kaynakça

Asri, N., Nazemalhosseini Mojarad, E., Mirjalali, H., Mohebbi, S. R., Baghaei, K., Rostami-Nejad, M., … & Masotti, A. (2021). Toward finding the difference between untreated celiac disease and COVID-19-infected patients in terms of CD4, CD25 (IL-2 Rα), FOXP3, and IL-6 expressions as genes affecting immune homeostasis. BMC gastroenterology, 21(1), 1-8.

Cakir, M., Guven, B., Issi, F., & Ozkaya, E. (2022). New‐onset celiac disease in children during COVID‐19 pandemic. Acta Paediatrica, 111(2), 383-388.

Trovato, C.M, Montuori, M., Pietropaoli, N., Oliva, S. (2021). COVID-19 and celiac disease: A pathogenetic hypothesis for a celiac outbreak. Int J Clin Pract., 75(9):e14452. DOI: 10.1111/ijcp.14452.

Uche-Anya, E., Husby, S., Kaplan, G. G., Underwood, F. E., Green, P. H., Lebwohl, B. (2021). An international reporting registry of patients with celiac disease and COVID-19: initial results from SECURE-CELIAC. Clinical Gastroenterology and Hepatology, 19(11), 2435-2437.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA korumasındadır. Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.